Evlilik birliği içindeki eşlerin, ilgili şartların oluşması ve üç (3) yıllık süre şartının geçmesiile birlikte eşlerden birinin beyanı üzerine boşanmasına karar verilmesine olanak sağlayan Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 166/4 maddesi, Anayasa Mahkemesi’nin 22/02/2024 tarihli kararı ile iptal edilmiştir.
TMK 166/4 hükmünde, “Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.’’ düzenlemesi bulunmaktadır.
Ankara 18. Aile Mahkemesi ilgili kanun hükmüne karşın Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) itiraz yolu ile başvuruda bulunmuştur. Ankara 18. Aile Mahkemesi itirazındaözetle: “...İtiraz konusu kurala göre boşanma kararı verilebilmesi için daha önce açılan boşanma davasının reddine dair kararın kesinleştiği tarihten itibaren üç yıl içinde ortak hayatın yeniden kurulamamış olması gerektiği, anılan sürenin adil olmadığı, bu nedenle kuralın devletin temel amaç ve görevleriyle çeliştiği, kural nedeniyle eşlerin uzun sürelerin sonunda boşanabildikleri, bu durumun herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez ve vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğunu öngören anayasal hükümle bağdaşmadığı, kuralda öngörülen sürenin ilgililerin evlilik dışı ilişki yaşamalarına neden olduğu, bu suretle kuralla kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının yanı sıra devletin aileyi koruma yükümlülüğünün de ihlal edildiği belirtilerek kuralın Anayasa’nın 5., 12., 14., 17. ve 41. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.” (Anayasa Mahkemesi Kararı 2023/116 E., 2024/56 K. sayılı, 22/02/2024 tarihli kararı, C. İtirazın Gerekçesi – R.G. Tarih–Sayı: 19/04/2024 - 32522)gerekçelerine yer vermiştir.
Anayasa’nın 13. maddesi “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.” hükmünü âmirdir. Ankara 18. Aile Mahkemesi’nin itiraz başvurusu üzerine AYM ilgili kanun hükmünü, Anayasa’nın 13 ve 20. maddelerine aykırı görerek iptal etmiştir. Anayasa’nın 13. maddesinde güvence altına alınan ölçülülük ilkesi elverişlilik,gereklilik ve orantılılık olmak üzere 3 alt ilkeden meydana gelmektedir. Halihazırda ve yeni yapılacak olan düzenlemelerin, işbu ilkelere aykırılık teşkil etmeyecek şekilde olması gerekmektedir.
AYM’nin 2023/116 E., 2024/56 K. sayılı, 22/02/2024 tarihli kararında özetle “..Buna göre boşanma kararı verilebilmesi için kuralda öngörülen süreç bir bütün olarak değerlendirildiğinde ortak hayatın yeniden kurulamadığı hallerde makul olmayan bir süre boyunca ilgililerin boşanma kararı elde etmelerine imkan tanınmadığı anlaşılmaktadır. Başka bir ifadeyle kural, ortak hayatın yeniden kurulamadığı hallerde evlilik birliğini uzun bir süre boyunca sona erdiremeyen ilgililere katlanamayacakları bir külfet yüklemektedir.” hususlarına değinilmiştir.
Anayasa’nın 20. maddesi “Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.”hükmünü âmirdir. Özel hayata ve aile hayatına saygının öneminin vurgulandığı ilgili düzenlemede kişiler, hem bireysel olarak hem de aile hayatlarının ayrı birer ferdi olarak değerlendirilmiş, evlilik birliğinin kurulmasının yanı sıra sona erdirilmesi de özel hayata ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkıyla doğrudan ilgili olduğunu belirtilmiştir.
AYM’nin ilgili kararında özetle “Evlilik birliğinin kurulmasının yanı sıra sona erdirilmesi de özel hayata ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkıyla doğrudan ilgilidir. Bu itibarla boşanma davası reddedildikten sonra ortak hayatın yeniden kurulamadığı hâllerde ret kararının kesinleşmesinden itibaren üç yıl geçmedikçe evlilik birliğinin temelinden sarsılmış sayılmasına ilişkin karinenin işlerlik kazanmasına imkân tanımayan kural özel hayata ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına yönelik bir sınırlama öngörmektedir.” hususlarına değinilmiştir.
Ortak hayatın yeniden kurulamadığı hâllerde evlilik birliğinin temelinden sarsılmış sayılmasına yönelik karinenin işlerlik kazanabilmesi için ret kararının kesinleşmesinden itibaren 3 yıl geçmesi gerekmektedir. Boşanma davalarında yazılı yargılama usulünün uygulanması dolayısıyla ret kararları da azımsanamayacak kadar uzun sürelerin sonunda kesinleşmektedir. Ortak hayatın yeniden kurulamadığı bir durumda evlilik birliğini uzun süreler kanunî sınırlandırmalar gereği sona erdiremeyen bireyler için evlilik sürecinin devamı büyük bir külfet haline gelmektedir.
TMK m. 166/4’ün yürürlükte olması, yeniden ortak hayata dönmek istemeyen ilgilileri makul olmayan süre boyunca evlilik birliğini devam ettirmeye zorlamaktadır. AYM bu bağlamda, özel hayata ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkı ile aile birliğini koruma amacı arasındaki makul bir denge oluşmadığına ve ölçülülük ilkesininalt ilkesi olan orantılılık ilkesine yönelik ihlalin gerçekleştiğine kanaat getirmiştir.
Yukarıda açıklanan gerekçeler dikkate alınarak AYM tarafından TMK m.166/4’üniptaline karar vermiştir. İlgili hükmün iptali, temelden sarsılmış evlilik birliğinin makul olmayan uzun süreler boyunca devam etmesine gerek kalmadan evlilik birliğinin sona erdirilmesini kolaylaştırmıştır. AYM’nin iptal karar, Resmî Gazete’de yayımlanmasından(19/04/2024) başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girecektir.
Anayasa Mahkemesi’nin 2023/116 E., 2024/56 K. sayılı, 22/02/2024 tarihli kararına buradan, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun tam metnine ise buradan ulaşabilirsiniz.
Asist Hukuk Bürosu
“Bu not yürürlükteki hukuk uyarınca ve yalnızca bilgilendirme amaçlı olarak hazırlanmıştır. Bu not herhangi bir hukuki görüş içermemektedir.”